Saturday, July 14, 2012

Kamelyalı Kadın ve Bendeki Hisler

     İnsanlar okudukları romanlarda, şiirlerde, hikayelerde kendi hayatlarıyla temas eden noktalar buldukça daha çok etkileniyor o eserlerden. Sanki ifade etmek istedikleri, hissedip anlatamadıkları, anlatıp rahatlayamadıkları hisler yazarın kaleminden döküldüğü zaman bir trans hali başlıyor. Alexandre Dumas'ın Kamelyalı Kadın adlı romanını okurken yaşadığım duygu yüklü anları bu tezimle açıklayabilirim herhalde. Nereleri ve neleri hayatıma temas etti o bende saklı.

     Armand Duval ile eski 'kapatma' sevgilisi Marguerite'nin çok iç bulandırıcı gibi gözüken ama kitabın ortalarına doğru aşk budur be kardeşim dediğiniz ve Marguerite'nın Armand ile ayrıldıktan sonra ona yazdığı mektupları okurken de içinizde bir daralma hissedecek kadar kalbinize nüfuz edecek bir aşk hikayesi. Romancıya göre gerçek bir hikaye bu. Gerçek yada kurgu bilmiyorum ama şu kesin ki çok duygusal, etkileyici ve aşıkların hayatlarından duygusal kesitlerle dolu bir roman. Bu romanda aşkın en fütursuzca yaşandığı zamanlarda dahi perde arkasında daimi esen bir hüzün rüzgarı size kendini hissettiriyor. Belki de yazarın hikaye anlatımına girişteki hüzünlü fon müziğinin hiç bitmeyişi tarifini de yapabiliriz bu hal için.

    Paranın ve maddi olanakların vazgeçilmez çekiciliğinin insani duygularla savaştığı yer Kamelyalı Kadın'ın aklı ve kalbi. Hepimizin  hayatlarımızda çok sevdiğimiz yakınlarımızla alakalı veya aşık olduğumuz anlarda kendimizi içinde bulduğumuz bir paradoks aslında bu. Kitap ayrıntısı vermenin okuma merakınızı baltalayacağınızı düşünerek lüks içinde yoksul ve yalnız ölen zavallı Marguerite ile sınır koyamadığı aşkı ile hem kendini hem sevdiğini acılar içinde bırakmış çocuk kalbli Armand'ı Beşiktaş'ın iskelesinden Paris'e hüzünlü gözlerle uğurladım. Aşkın sabretmeyi şart koştuğunu sabrederek aşkı yaşantanların ve bu aşkın ne kadar kutsal bir duygu olduğu düşünceleri ile sabreden aşıklara imrenerek kapattım Kamelyalı Kadın'ın son sayfasını...

Sunday, March 4, 2012


Dinledikce aglamak, agladikca dinlemek istiyorum "Eylul" seni,
Yuregime ince bir sizi geldigi zaman susmak ve hissetmek istiyorum atesimi
Mazosistce aci cekmek istiyorum inleterek kalb sazimin bamtelini
Yasadiklarim, Askim, Sevgim, Ozlemlerim akarak yakarken gozlerimi
Seni dinliyor ve hissediyorum, hayati, sevgileri, acilari, yani aslinda kendimi...

MEA

Monday, February 13, 2012

Askin Gercegi...



Sevgi insanlara duyulur da
Sanki Ask buyuk geliyor bir ölumlu canliya duyulmaya,
Ya ölumsuz bir ideale baglanmali ask la, yada Yaradana
Hep seni oyle yada boyle terkedebilecek ölumlu bir canliya
Hep sahibi oldugunu zannederce baglanmak
Hayal kiriklariyla dolu bir ufka yelken acmak benim dunyamda..

Butun sevgilim diyebilecek kimsesi olanlarin sevgililer gununu kutluyorum.

MEA

Tuesday, January 10, 2012

Ne Olacak Bizim Halimiz: Uzun Ince Bir Yol

Hayatim hep hayal ederek ve o hayallerin pesinden kosmakla gecti diyebilirim. Bu hayaller bazen hedeflerim oldu bazen yalnizca isteklerim kaldilar. Yani dusuk dozajli isteklerim kaldilar. Beni krizlere suruklemeyen, ruyalarima girmeyen isteklerim kaldilar. Ama bir hedefimi farkettim su anda hedef demeye korktugum bir istegim. Cunku ruyalarima girer de derdim olursa beni benlikten edecek yine divane olucagim diyerek korktum. 

Ama uzak da tutamadim kendimi. Ben kendimi de ait hissettigim Anadolu topraklarinin bu paril paril parlayan  cevherli genc arkadaslarima, kardeslerime, abilerime ve ablalarima hizmet etmek istedigimi farkettim. Su anda o uzun macerali Amerika yillarimdan sonra geldigim vatan diye icime her gun koklayarak cektigim Anadolumun genclerindeki o mukemmel yuzyillarin degil, bir Osmanli Imparatorlugunun degil bin yillarin Sumerlere kadar uzanan medeniyetlerin irfanini onlarin mayalarinda en derinden kesfettim. Dusundum ki bu genc insanlar cok buyuk hizmetlere vesile olacaklar dunya insanligi adina. Sonra icinden biri olmaya basladikca da zamanla, zamanin ne kadar o mayamiza dokunduguna ve o mukemmel mayanin uzerine bir kuf gibi yapistigina ve uzerini sanki acilmayacakmis gibi kirlettigini farkettim.

Bir anda buyuk bir huzne ve umitsizlige kapildim. Acaba gercekten olmayacak mi bizden bir sey dedim. Bizde dizilere gomulen, dunyada ne olup bitiyor dan habersiz sefil bir topluluk muyuz. Bizde kafalarimizi ve kalplerimizi belli cinsel arzularimiza kilitlemis, insanliga dogruluk, hak yemezlik yani aslinda delikanlilik ogretmis Osmanli medeniyetinin torunlari olmus oldugumuzu unutup aslinda hayatlarimizin cok kucuk kismini kapsayabilecek bazi oyun oynaslara tum hayatimizi mi veriyoruz diye cok ama cok uzuldum. Dogruydu bu belki. Yanlis yerlerdeydi cogumuzun kafasi ve kalbi. Ilmin kendini bilmek oldugunu bilmeden, baskalarinin bize bizi anlattigi gibi yasamaya devam eden biri suru olmak hepimizi sıkıyor ama yapacak bir sey yok ne yapalim herkes boyle deyip devam ediyorduk hayatimiza sanki. Ama ben biliyorum dostlar cok sevdigim genc kardeslerim biliyorum hic birimiz tam tatmin olamiyorduk bu hayatimizla ve olamiyoruz hala. Cunku biz medeniyetlerin besigi Anadolunun evlatlariyiz.

Sevgili kardeslerim umidimi kaybetmedim ben. Bu maya oyle yada boyle ortaya cikacaktir. Inancim bu yondedir. Ve bu yeniden hayata donmeyi yuzyillardir beklemis o durustluk, civanmertlik, kardeslik, ve aslinda delikanlilik mayasi ortaya cok yakinda cikacaktir. Kardeslerim ne olursunuz sadece ilimle neler oldugunu batinin o pozitivist ilim ve bilim mantalitesiyle hangi sonuclara sebebiyet verdigini Hindistanda, Cezayirde, Amerika kitasindaki yerlilerin tarihinde ve dunyanin pek cok yerinde cok uzulerek rastlariz. Bu dunyaya Anadolunun yuzyillara degil binyillara dayanan delikanlilik, adamlik mayasi lazimdir. Ve siz, bu topraklarin yigitleri, inaniyorum bunu gosterecegiz en yakin zamanda tum dunyaya. Genclerin bu statuko duzenlere baskaldirdigi bu donemde Anadolunun yigit evlatlari silkinecekler ve bizde variz o genclerin arasinda diyecek bu ozgurluk hareketlerinin oncusu olacaklardir. Konya'nin Turkmenlerinden, Trabzonun Lazilarina, Diyarbakir'in Kurdune; Malatya'nin Ermenisinden, Bingolun Zazasina her kim yasadiysa bu topraklarda yuzyillarca kardes ve beraber; beraber yasama kulturunu tum dunyaya yigitce anlatacagiz el ele ve gonul gonule.

Umidini kaybetmemis tum genc kardeslerime, ve bir umit isigi bekleyen tum genc arkadaslarima ithafen...

Muhammet Emre Akkaş